|
meğer söz
gümüş
Sina Akyol
Şiir Dizisi: 54
Kitap Tasarımı:
Nazlı Ongan
Editör: Suat
Çelebi
3. Basım
Türkçe
II. Hamur
Ciltsiz
Sina Akyol
1950 yılında
Ankara’da doğdu.
Gazetecilik ve
Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi.
Kitapları: “Su Tadında” (1980), “Lokmanla Geçen Şen
Günlerim” (1982), “Haytalarla Hatmiler” (1990), “Ayda
Tümör İzleri”(1994), “Avluda” (1996), “Meğer Söz Gümüş”
(1996), “İkindi Kitabı” (1999), “Belki Çiçek Dağına: Toplu
Şiirler” / İlk yedi kitap (1999), “Olmanın Halleri”
(2002), “Meğer Söz Bakır” (2006), “Yetinmek Sevindirir:
Seçme Şiirler” (2007), Vadedimveylaya (2011)
Düzyazdım
(2012).
Bu kitaplarından
bazılarına “Halil Kocagöz 1995 Şiir Ödülü”, “Yunus Nadi
1996 Şiir Ödülü” (paylaştı), “Altın Portakal 1997 Şiir
Ödülü” (İkincilik), “Cemal Süreya 1997 Şiir Ödülü”
(paylaştı) ve Behçet Necatigil 2000 Şiir Ödülü” verildi.
Şiirleri
İngilizce, Fransızca, Danca, Yunanca, Litvanyaca, Romence,
İspanyolca, İtalyanca
ve Bulgarcaya çevrildi.
Yunus Nadi 1996
ve Cemal Süreya 1997 şiir ödülleri verilen, ayrıca Altın
Portakal 1997 Şiir Ödülü’nde “İkincilik”le değerlendirilen
Meğer Söz Gümüş için, o yıllarda şu saptamalar
yapılmıştı:
***
“Sina'nın
şiirinde 'tarihin sonu' gelmez. Modernliğin iç eleştirisi
vardır bu şiirde. Gelenekten bir türlü kurtulamamış,
giderek sözcüğün tam anlamıyla nesneye dönüştürülmüş
yığınların önünde özneye karşı duruştur. Özne
yağmalamıştır, yağmalar, yağmalayacaktır. Nesne geleneğe
sarılır, çünkü özne öyle ister. Burada Türk şairi bir
açmaz bekler. Geleneği aşmak, yepyeni bir dünyanın ve
toplumun oluşumuna katkıda bulunmak için tarihini,
geleneğini, nesnel varoluş sürecini yok sayıp bilinmedik,
özgün, henüz gerçeklikte varolmayan bir şiir evreni mi
yaratacaktır? Nereye kadar? En azından sözcükler
verilidir. Verili kültürü kullanacaksınız, ama geleneğe
tutsak olmayacaksınız? Örneğin hırkadan, dervişten söz
edeceksiniz, ama ne Arap ne de Fars kültürüne gönderme
yapmayacaksınız. Geçmiş kültüre göndermeler çerçevesinde
bile imgelem moderndir Sina'da. Bunu başarabilmek epeyce
güç olsa gerek. Verili sözcüklerin, verili anlamların
ardına, ötesine geçer Sina, karşı durduğu özneyi, dargın
olduğu nesneyi anlatmak için. Onun şair öznesi zamanı,
uzamı, anlamı (anlam onun sözlüğünde 'verili olan'dır)
aşan umarsız ama umutlu, somut bir insandır. "
Coşkun Yerli (Cumhuriyet Kitap dergisi, 8 Mart 1997)
***
"Sina Akyol'un
şiirleri gizli (kapalı) şiirler. Yani ilk bakışta çok
anlaşılır gibi geliyor insana. Oysa, okudukça, derinliğini
bu açıklığın oluşturduğu gözüküyor. Sade olanın ardında
karmaşık olan gizli. Açık olanın ardındaysa kapalı olan.
Bu iki kutupluluk, hadi birine pozitif yan, diğerine ise
negatif yan dersek, birbirini doldurup tamamlıyor. Birinin
sedası diğerinde yankılanıyor. Biri olmasa diğeri
olmayacak gibi duruyor. Hatta biri ancak diğeriyle vücut
buluyor. O gizli kapalılık olmasa, şiirlerinde gördüğümüz
açıklık, yalınlık da olmayacak (sanki).
Kısa şiirler
yazıyor Sina Akyol. Kısalık onun kimliği gibi. (…)
Kısalık, sürükleyici bir yavaşlıkta akıp giderken, birden
müthiş bir hıza ulaşıyor okuma. Kendi zıddını yaratıyor
yani kısalık. Hızdaki uzunluğa ulaşıyor insan. Hız da
kısalığın aktığı atmosferdeki yavaşlıktan oluşuyor."
Metin
Cengiz (Cumhuriyet Kitap dergisi, 20 Kasım 1997)
Sina Akyol’un altıncı
şiir kitabı “Meğer Söz Gümüş”ü -1999’daki ikinci
baskısından sonra- okura üçüncü kez sunuyor olmanın
sevinciyle…
|